Etrafımız “İçine dön, kendini gerçekleştir!” diyen, kaderimizin ve mutluluğumuzun tek sorumlusunun yalnızca kendimiz olduğuna var gücüyle bizi ikna etmek isteyen mesajlarla dolu. Modern yaşamın hızla değişen dinamiklerine uyum sağlamaya çalışıyor, bu uyum sürecindeki sancıların yegâne suçlusu olarak kendimizi görüyoruz.
Peki ya kişisel gelişim kültürünün iddia ettiğinin aksine, aradığımız bütün yanıtlar içimizde değilse?
Danimarkalı Psikoloji Profesörü Brinkmann, yayımlandığı tüm ülkelerde ilk günden itibaren büyük ilgi gören bu kitabında bizlere, anlamlı bir varoluşun ille de pozitif düşünebilmekten ibaret olmadığını hatırlatıyor. Belki de her şey mümkün değildir ve bazen imkânsızlıklar da iyidir.
“Söylenme özgürlüğü, gerçeklikle yüzleşme ve onu olduğu gibi kabul etme becerisinden geliyor. Israrla kötü hava diye bir şeyin olmadığını (yalnızca yanlış giysiler olduğunu) iddia eden her daim pozitif bireyin tam aksine, size bir tür insani haysiyet bahşediyor. İşin aslı, Bay Mutlu, kötü hava diye bir şey var ve hava kötüyken sıcacık bir barda oturup havadan yakınabilmek de güzel bir şey.”
Comments